Renk körlüğü, gözün görme merkezinde pigment molekülünün bulunmaması ya da az sayıda bulunmasından dolayı oluşan görme bozukluğudur. Renk körlüğü, doğuştan var olan kalıtsal bir durum olduğu gibi, sonradan optik sinir ve retina hasarından dolayı da oluşabilmektedir. Genellikle erkeklerde daha sık görülen kalıtsal bir durumdur. Retina hasarından dolayı oluşan renk körlüğü, kalıtsal ren körlüğüne nazaran farklıdır.
Renk körlüğü, halk arasında bilinen şekli ile renkleri görememek değildir. Farklı renkleri ve gölgeleri algılamaktaki bozukluktur.  Aynı renk tonlarını ayırt etmekte güçlük yaşanacağı gibi, hiçbir rengi ayırt edemeyecek kadar da şiddetli seyreden şekli de bulunmaktadır. Kalıtsal renk körlüğünde, yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı renkler aynı biçimde algılanmaktadır. Kalıtsal renk körlüğü doğuştan gelen bir durum olduğu için, zamanla bireyin renk seçim yeteneği de farklı şekilde gelişmektedir.

Renk Körlüğü Nasıl Teşhis Edilir?

Algı kusuru olarak da tanımlanan renk körlüğü, kalıtsal olması durumunda çocuk yaşlarda yapılan tarama ve tetkiklerle ortaya çıkmaktadır. Sonradan oluşan deformasyonlar bireyin rutin görme ve renk algılamasında oluşan bozukluk ile tespit edilmektedir. Kalıtsal renk körlüğü, özel klinik ya da hastanelerde Göz Doktoru tarafından teşhis edilmektedir.

Renk Körlüğü Tedavi Edilir Mi?

Kalıtsal renk körlüğü maalesef tedavi edilememektedir. Görme merkezinde yaşanan deformasyon ve sinirlerin zayıflaması sebebi ile ortaya çıkan renk körlüğü ise, belli ölçüde tedavi edilebilir bir durumdur. Bu tür renk körlüğü olan hastalarda göz bozuklukları da mevcut olduğu için göz doktorunun belirleyeceği yöntemler ile tedavi sağlanabilmektedir. Kalıtsal ya da sonradan edinilmiş renk körlüğü için geniş çaplı bir muayene ve tetkik yapılması bireyin yaşam kalitesi için önemlidir. Bu sebeple uzman bir göz doktoruna danışılması esastır.